Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying her.
Onları taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying them.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
- Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.
Tom bir market çantası taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a grocery bag.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
11 Haziran 1948 tarihinde, bir al yanaklı maymun, Albert I'i taşıyan bir V-2 Blossom , New Mexico'da White Sands'den uzaya fırlatıldı.
- On June 11, 1948, a V-2 Blossom launched into space from White Sands, New Mexico carrying Albert I, a rhesus monkey.
Tom şemsiye taşıyan tek kişiydi.
- Tom is the only one carrying an umbrella.
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
- He had to carry the bag.
Onu taşımak için bir çantaya ihtiyacım var.
- I need a bag to carry it in.
Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
- An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Tom'u üst kata götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom upstairs.
Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.
- I had to carry Tom to bed.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Tom çok miktarda nakit taşımaz.
- Tom doesn't carry much cash.
Kutu o kadar ağırdı ki Tom Mary'nin onu eve götürmesine yardım etmek zorunda kaldı.
- The box was so heavy that Tom had to help Mary carry it home.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Adjust your carry from time to time so that you don't tire too quickly.
Always carry sufficient insurance to protect against a loss.
Five and nine are fourteen; carry the one to the tens place.
I think I can carry Smith's work while she is out.
The sound of the bells carried for miles on the wind.
... come bearing guns, riding horses, and carrying infectious diseases. ...
... so i decided to you don't use a little bit of africa colombian after carrying ...