Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
- The government prohibits us from carrying guns without a license.
Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying him.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
- Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.
Tom üç şişe şarap taşıyarak odaya geldi.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Bebeği sırtında taşıyordu.
- She was carrying the baby on her back.
Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.
- I saw a soldier carrying a flamethrower.
Askerler posta taşıyan trenleri korurdu.
- The troops would protect trains carrying mail.