promptly; quickly; easily

listen to the pronunciation of promptly; quickly; easily
İngilizce - Türkçe

promptly; quickly; easily teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

soon
birazdan

Sakıncası yoksa birazdan buraya gelin. - Please come here soon if you don't mind.

Tom birazdan burada olmalı. - Tom should be here soon.

soon
neredeyse
soon
pek yakında
soon
hemen

Tom liseden mezun olduktan hemen sonra Boston'a geldi. - Tom came to Boston soon after graduating from high school.

O saat beşten hemen sonra geri döndü. - She came back soon after five o'clock.

soon
erken

Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi. - The sooner you do it, the better it is.

Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi. - Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.

soon
(zarf) çok geçmeden, yakında, pek yakında, birazdan, biraz sonra, çabuk, erken, erkenden, hemen, neredeyse, seve seve
soon
sooner or later er geç
soon
ha bugün ha yarın
soon
er
soon
kolaylıkla
soon
çoka varmaz
soon
I would as soon go asBana göre gitmekle gitmemek birdir
soon
az sonra

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı. - Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.

Az sonra Berlin'e uçuş rezervasyonumu yaptırmayı planlıyorum. - I am planning to book my flights to Berlin soon after.

soon
yakın zamanda

Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil. - It's unlikely that Tom will get out of prison anytime soon.

Yakın zamanda eve gitmeyi planlıyor musun? - Do you plan on going home anytime soon?

soon
yakında

O yakında hastaneden ayrılacak. - She will leave the hospital soon.

Babam yakında kırk yaşında olacak. - My father will be forty soon.

soon
tercihan
soon
kısa bir süre içinde
soon
z. biraz sonra, birazdan, çok geçmeden, az zaman içinde
İngilizce - İngilizce
soon