O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
- He often eats breakfast there.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.