Onun arabasının güzel bir cilası var.
 - Her car has a nice polish.
Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.
 - They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
Polonya dili benim ana dilimdir.
 - Polish is my native language.
Polonya'ya Polonya dilinde Polska denilir.
 - Poland is called Polska in Polish.
Bu Lehçe atasözü biliyor musun?
 - Do you know this Polish proverb?
Timuçin, Lehçe öğreniyor.
 - Timuçin learns Polish.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
 - I am married to a Polish woman.
Hem Polonyalı hem de Norveçliyim, bu yüzden seçemem.
 - I'm both Polish and Norwegian, so I can't choose.
Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
 - There's no way to polish a hedgehog.
Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
 - Tom asked me to polish his shoes.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma.
 - Don't forget to polish your shoes before you go out!
Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
 - Tom wanted to polish his shoes.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
 - Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Polonyalı kızlar, Justin Bieber'ın Polonya'ya gelmesini istemediler.
 - Polish girls didn't want Justin Bieber to come to Poland.