It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then.
- Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.
I apologized, but even then she wouldn't speak to me.
- Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
Tom was the only person in the room at the time.
- O zaman, Tom odadaki tek kişiydi.
Mr. Clinton was governor of Arkansas at the time.
- Bay Clinton, o zamanlar Arkansas'ın valisiydi.
At that time, the territory belonged to Spain.
- O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.
By that time I'll have already left.
- O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
Few roads existed in North America at that time.
- O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.
Were you reading a book at that time?
- O zaman bir kitap okuyor muydunuz?
Can you finish by then?
- O zamana kadar bitirebilir misin?
By then, however, it was too late.
- Ancak, o zamana kadar, çok geçti.