O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Rahatça oturuyor musun?
- Are you sitting comfortably?
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
I found his house with ease.
- Ich fand sein Haus mit Leichtigkeit.
Constance can learn three languages at the same time with ease!
- Constance kann mit Leichtigkeit drei Sprachen zugleich lernen.