meyve

listen to the pronunciation of meyve
Türkçe - İngilizce
fruit

Lemons and limes are acidic fruits. - Limon ve misket limonu asitli meyvedir.

What fruit juices do you have? - Hangi meyve sularınız var?

dessert

For dessert, Marie had made her chocolate cake and a fruit salad. - Tatlı için, Marie çikolatalı pasta ve bir meyve salatasını yapmıştı.

What fruit would you like to have for dessert? - Tatlı olarak hangi meyveyi yemek istersiniz?

fruit, product; return, profit
product
(dutsu) berry
costermonger
fruitage
frute
lychee

Lychees are one of my favourite fruits. - Lişe benim en sevdiğim meyvelerden biridir.

meyve suyu
juice

Do you want fruit juice? - Meyve suyu ister misin?

We need a bottle of juice. - Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.

meyve vermek
fruit
rüzgârdan düşen meyve
windfall
meyve kabuğu (soyulmuş)
peeling
meyve seyreltmesi
(Tarım) fruit thinning
meyve suları
fruit juices
meyve (dutsu)
berry
meyve bahçeleri
orchards
meyve bıçağı
fruit knife
meyve dutsu
berry
meyve kabuğu
peel
meyve kokteyli
citrus punch
meyve salatası
(Gıda) fruid salad
meyve suyu
(Gıda) fruit

Would you like some fruit juice? - Biraz meyve suyu ister misin?

I spilled some fruit juice on my new shirt. - Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.

meyve sıkacağı
(Gıda) juicer
meyve tadında
fruitiness
meyve toplama
fruit picking
meyve veren ağaç
bearer
meyve vermek
yield
meyve vermek
produce
meyve yarasası
(Hayvan Bilim, Zooloji) rousettus
meyve yetiştiriciliği
(Tarım) fruit growing
meyve çekirdeği
pip
meyve çekirdeği
(Gıda) seed of the fruit
meyve özü
(Kimya) nectar
meyve şekeri
(Arılık,Kimya) levulose
meyve şekeri
laevulose
meyve şekerlemesi
(Gıda) candied fruit
meyve-sebze suyu
(Gıda) juice
meyve bahçesi
orchard

The orchardist grafted an apple bud onto the rootstock. - Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.

meyve suyu
squash
meyve çekirdeği
pit
meyve eti
pulp
meyve sepeti
Punnet, fruit basket
meyve suyu
Fruit juice

What kind of fruit juice do you have? - Ne tür meyve suyun var?

I spilled some fruit juice on my new shirt. - Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.

meyve ağacı
fruit tree

There are many fruit trees in this garden. - Bahçede birçok meyve ağacı var.

meyve ağacı
fruiter
meyve ağacı kafesi
espalier
meyve bahçeciliği
orcharding
meyve brendisi
(Gıda) liqueur
meyve bıçağı
paring knife
meyve dışı
(Botanik, Bitkibilim) exocarpus
meyve ezmesi
fruit pulp
meyve ezmesi
pomace
meyve fidanı
(Tarım) nursery tree
meyve fidanı üretimi
(Tarım) production of nursery stocks
meyve gemisi
fruiter
meyve göbeği
core
meyve göbeğini çıkarma aleti
corer
meyve hali
wholesale market hall
meyve ile beslenen
(Hayvan Bilim, Zooloji) frugivore
meyve ile beslenen
(Hayvan Bilim, Zooloji) fruit-eating
meyve ile beslenen
(Hayvan Bilim, Zooloji) frugivorous
meyve ile beslenen
(Hayvan Bilim, Zooloji) carpophagous
meyve ile beslenen canlı
fruitarian
meyve içi
(Botanik, Bitkibilim) endocarps
meyve kompostosu
(Gıda) stewed fruit compote
meyve konservesi
cheese
meyve konservesi
tinned fruit
meyve kulağa kaçanlar
(Hayvan Bilim, Zooloji) forficulidae
meyve kurusu
dried fruit
meyve ortası
(Botanik, Bitkibilim) mesocarpus
meyve pastası
cobbler
meyve presi
fruit reamer
meyve presi
reamer
meyve püresi
pap
meyve püresi
sorbet
meyve salatası
fruit salad

I'm making a fruit salad. - Bir meyve salatası yapıyorum.

Tom wished there was more than just one strawberry in his fruit salad. - Tom, meyve salatasında sadece bir çilekten daha fazlası olmasını diledi.

meyve satıcısı
fruiterer
meyve sepeti
punnet
meyve sepeti
fruit basket
meyve suyu
fruit juice, crush, cordial
meyve suyu
crush

Sami crushed the poisonous pills and dissolved them into juice. - Sami zehirli hapları ezip onları meyve suyunda eritti.

meyve suyu tankeri
fruit juice tanker
meyve sınırlandırıcı alet
(Tarım) fruit grader
meyve tabağı
fruit plate
meyve tadı
fruitiness
meyve tadında
fruity
meyve tadında olma
fruitiness
meyve ticareti
fruit trade
meyve tomurcuğu
fruit bud
meyve toplama mevsimi
(Tarım) picking season
meyve toplamak
berry
meyve turtaları
(Gıda) fruit cakes
meyve tutmak
fructify
meyve ve sebze mamulleri
(Tarım) fruit and vegetable products
meyve ve süt tatlısı
fool
meyve veren
fructiferous
meyve veren ağaç
a good bearer
meyve veren kısa dal
spur
meyve verme
fruitage
meyve verme
fructification
meyve vermeden
emptily
meyve vermek
teem
meyve vermek
to fruit, bear fruit, produce fruit
meyve vermek
fructify
meyve vermek
to fruit
meyve vermek
set
meyve vermek
(Hukuk) bear fruit
meyve vermesini sağlamak
fructify
meyve vermeyen
fruitless

Let's stop this fruitless argument. - Bu meyve vermeyen argümanı durduralım.

meyve yaprağı
carpel
meyve yetiştiriciliği
pomiculture
meyve yetiştirme bilimi
pomology
meyve yetiştirme uzmanı
pomologist
meyve yiyen yarasa
flying fox
meyve çekirdeği
stone
meyve çürüğü
flyspeck
meyve örtüsü
pericarp
meyve özü
pulp
meyve üreticisi
pomologist
meyve şekeri
fructose, fruit sugar; levulose
meyve şekeri
fruit sugar, fructose
memnu meyve
forbidden fruit
meyva
fruit
(meyve) ham
green
akdeniz meyve sineği
(Biyoloji) mediterranean fruit fly
etli ve zarlı kabuksuz meyve
(Gıda) berries
etli ve zarlı kabuksuz meyve
berry
firavuninciri (meyve)
prickly pear
ham (meyve)
green
meyva
(Gıda) dessert
meyve vermek
yield fruit
meyve vermek
produce fruit
meyveler
(Bilgisayar) fruits
olgun (meyve)
ripe
pişirilmeye uygun meyve
cooker
sebze ve meyve
produce
sebze-meyve
garden stuff
sebze-meyve
greengrocery
soymak (meyve)
pare
soymak meyve
(Gıda) peel
taze meyve
(Gıda) fresh fruits
vermek (meyve)
bear
vermek (meyve/sebze)
produce
yasak meyve
forbidden fruit
meyve suyu
cordial
kuru meyve bot
nut
erken olgunlaşan veya yetişen (meyve, sebze)
early maturing or growing (fruit, vegetables)
ham meyve
raw fruit
meyve suyu
juicing
yalancı meyve
false fruit
Mısır meyve yarasası
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: yarasalar,huffaşiye) Egyptian rousette
alkollü meyve şurubu
shrub
ağaçtan meyve aşırmak
scrump
baklamsı meyve
pod, bean pod, seed pod
basit meyve
simple fruit
bereket simgesi sayılan meyve vb. dolu boynuz
cornucopia
bileşik meyve
syncarp
bir şişe meyve suyu verin lütfen
Please give me a bottle of juice
birleşik meyve
sorosis
bol meyve veren ağaç
a good bearer
budanmış meyve ağacı
cordon
ekonomisi meyve ihracatına dayalı küçük ülke
banana republic
etli meyve
fleshy fruit
etli meyve
fleshy and juicy fruit
ham meyve suyu
verjuice
kabuğu dikenli meyve
hedgehog
kafesle büyütülmüş meyve ağacı
espalier
kaliteli meyve
choice fruit
kanatlı meyve
samara, key fruit
kapçık meyve
achene
kapçık meyve bot
nut
kuru meyve
dried fruit
kurutulmuş meyve
dried fruit
kutu meyve suyu
box of juice
kızılcık benzeri bir meyve
cranberry
meyva
edible growth of plants
meyva
fruitage
mısır gevreği ve meyve suyu içeren kahvaltı
continental breakfast
sebze meyve
greengrocery
sebze meyve
garden stuff
sebze meyve
garden truck
sert çekirdekli meyve
drupe
seyyar meyve satıcısı
coster
seyyar meyve satıcısı
costermonger
taze meyve sepeti
(Gıda) fresh fruit basket
taze sıkılmış meyve suyu
fresh-squeezed fruit juice
tek hücreli meyve
follicle
tohum içeren meyve
seedcase
tropik bir meyve
lychee
turunçgillerden meyve
citrus
yalnız meyve yiyen kimse
fruitarian
zeytinsi meyve
drupe, stone fruit
çekirdekli meyve
stone fruit
üzüm cinsinden meyve tanesi
(Tabiat Doğa) de: Beere, Traube berry
şeker kaplı meyve
sugarplum
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) (C: Meyvecât) f. Meyva, yemi
Ürün, sonuç, kâr
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan organ, yemiş
Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan organ, yemiş. Ürün, sonuç, kâr: "Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan'ında, en güzel meyve benim imzamdır."- Y. Z. Ortaç
mive
meyve ağacı
Meyve veren ağaç
meyve bahçesi
İçinde meyve ağaçları olan bahçe
meyve dışı
Meyvelerin derisi
meyve ezmesi
Meyvelerin ezilmesi sonucu elde edilen yiyecek
meyve içi
Meyvelerde, tohumların bulunduğu iç bölüm
meyve kabuğu
Meyvenin dış yüzeyini kaplayan kalın tabaka
meyve ortası
Yemişlerin meyve dışı ve meyve içi arasında bulunan sulu ve etli bölümü
meyve reçeli
Meyveden yapılan şekerli tatlı
meyve sineği
Meyvelere musallat olan sinek türü
meyve sineğigiller
Kanatlarında koyu renkli lekeler bulunan bir tür sinek familyası (Trypetidae)
meyve suyu
Meyveden elde edilen su
meyve yaprak
Çiçeğin, döllenmeden sonra yemişi oluşturan yaprağı
meyve şekeri
Levüloz
memnu meyve
Tanrı'nın yasaklamasına rağmen Adem'in, Havva'nın elinden yediği meyve
memnu meyve
Elde edilmesi yasaklanan şey
baklamsı meyve
bakınız: badıç
buğdaysı meyve
Çok ince olan kabuğu, zarından ayrılmayacak derecede kaynaşmış olan tohum izlenimi veren bir kuru meyve, buğdaysı tane, buğdaysı tohum
etli meyve
Ortası etli ve sulu olan yemiş
incirsi meyve
Gerçek bir meyve olmayan, yumurtalıklardan değil, çiçeklikten oluşan incire benzer meyve
kapçık meyve
Meşe palamudu, ceviz gibi açılmayan, tek taneli kuru meyve
kuru meyve
Olgunlaşınca dış kabuğu kuruyan meyve
kuru meyve
Yaş meyvenin kurutulmuşu
yalancı meyve
Meyve görünümünde yapılmış süs eşyası
yasak meyve
Âdem ile Havva'nın cennette yediklerine inanılan meyve
zeytinsi meyve
Erik, kiraz, kayısı, badem gibi tek çekirdekli meyvelerin genel adı
meyve