Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Makinenin tarihi yeni geçti.
- Diese Maschine ist inzwischen veraltet.
Uçak güvenli bir şekilde indi.
- The aeroplane landed safely.
Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.
- The aeroplane must carry some spare fuel.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- A crowd soon gathered around the fire engine.
Oradaki insanlar itfaiye arabasına yol açtı.
- The people there made way for the fire engine.
Uzun düşündükten sonra, Beth makine mühendisliği konusunda uzmanlaşmaya karar verdi.
- After long consideration, Beth decided to major in mechanical engineering.
Tom makine mühendisi olmak için öğrenim görüyor.
- Tom is studying to be a mechanical engineer.