Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
 - The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Lütfen daha yavaş konuşun.
 - Speak slower, please.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
 - Could you speak more slowly, please?
Bu günlerde iş çok kesat.
 - Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
 - Business has really slowed down.
Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
 - Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
 - Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Kol saatim geri kalmış olmalı.
 - My watch must be slow.
Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.
 - I must adjust my watch. It's slow.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
 - Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
 - In childhood, time passes slowly.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
 - Business was a little slow last month.
Saat on dakika geri kalmış.
 - The clock is ten minutes slow.
Bu saat on dakika geridir.
 - This watch is ten minutes slow.