Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
 - Tom is too weak to lift himself.
Çocukluğunda oldukça cılızdı.
 - He was quite weak in his childhood.
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
 - I feel a little weak today.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
 - Women are physically weaker than men.
Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
 - Everyone has both strong and weak points.
Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
 - Although the economy is weak, some companies are still making a profit.
Kahvemi hafif severim.
 - I like my coffee weak.
Kahvemi hafif istiyorum.
 - I'd like my coffee weak.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
 - Tom is obviously still very weak.
Açık kahveyi tercih ederim.
 - I prefer weak coffee.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
 - You have to allow for human weakness.