Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
This student's books are new.
- Bu öğrencinin kitapları yeni.
There are still many stupid laws that are on the books.
- Kitaplarda hâlâ birçok aptalca yasalar var.
We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
- Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
Tom has written a very good paper on the production of rubber.
- Tom lastik üretimi üzerine çok iyi bir kitap yazdı.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.