When I arrived, the dispute had reached its boiling point.
- Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.
Sami's rage reached boiling point.
- Sami'nin öfkesi kaynama noktasına ulaştı.
The water began to boil.
- Su kaynamaya başladı.
The water is beginning to boil.
- Su kaynamaya başlıyor.
Put some salt into the boiling water.
- Kaynayan suya biraz tuz koy.
The water is boiling away.
- Su kaynayıp buharlașıyor.