inclined to criticise or find fault; fastidious; captious; censorious; exacting

listen to the pronunciation of inclined to criticise or find fault; fastidious; captious; censorious; exacting
İngilizce - Türkçe

inclined to criticise or find fault; fastidious; captious; censorious; exacting teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

critical
ciddi

Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında. - Three species of rhinoceros are critically endangered.

critical
{s} hassas

Başkalarının eksikliklerine karşı çok hassasınız. - You are too critical of others' shortcomings.

critical
kritik

Bu kadar kritik olmayın. - Do not be so critical.

O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin. - You sure guessed the critical points of that teacher's exam.

critical
{s} eleştirici

Bu kadar eleştirici olmayın. - Don't be so critical.

critical
{s} eleştirel, değerlendirme amacıyla yapılan
critical
eleştirel

Eleştirel düşünme nedir? - What is critical thinking?

Ben çok eleştirel olabileceğimi düşünmekteyim. - I've been thinking that I may have been too critical.

critical
eleştiren
critical
dönüm noktasınacritical condition buhranlı durum
critical
(Tıp) Hastalık nöbetiyle ilgili, kriz'le ilgili
critical
eleştiri mahiyetinde
critical
(sıfat) kritik, hassas, ciddi; eleştirici, titiz
critical
(Tıp) Yaş dönümü ile ilgili, menopoz devresine ait
critical
critical mass uranyum gibi radyoaktif elemanların fasıl
critical
çözümsel
critical
tahlili
critical
tenkit eğilimli
İngilizce - İngilizce
critical
inclined to criticise or find fault; fastidious; captious; censorious; exacting

    Heceleme

    in·clined to cri·ti·cise or find fault; fastidious; captious; censorious; ex·act·ing

    Telaffuz