Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.
- Take your coat in case it rains.
Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- They carried a map with them in case they should lose their way.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
- I'll leave my number in case you want to call me.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
- Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
- In case of an earthquake, turn off the gas.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
In case of emergency, break glass.
... FUMIHIKO IMAMURA: And in the Japan case, the Japanese ...
... ELON MUSK: Yeah, actually, that seems to be the case. ...