Aşkta ve savaşta her şey adildir.
- All's fair in love and war.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Bunu için makul bir fiyat ödedik.
- We paid a fair price for it.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
- I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
- Tom can dance fairly well, can't he?
Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
- Tom did fairly well on the test he took yesterday.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı?
- Will it be fair in Tokyo tomorrow?
Gökyüzü güzel hava vaadediyor.
- The sky promises fair weather.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
- The teacher was very fair when she marked our exams.
Bu çok adil değil, değil mi?
- That's not very fair, is it?
I was not yet in condition, according to the doctors.
The car is in condition to win the race.
... most of the thirty thousand seats are still in good condition ...