in a sure manner; safely; certainly

listen to the pronunciation of in a sure manner; safely; certainly
İngilizce - Türkçe

in a sure manner; safely; certainly teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

sure
elbette

Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz. - If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.

Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım. - I'll sure be glad to get out of here.

sure
soruşturmak
sure
kuşkusuz
sure
bayağı

Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin. - Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.

sure
muhakkak

Muhakkak birine söyledin. - Surely you told somebody.

Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin. - You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.

sure
sağlam

Geçimimi sağlamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabileceğime eminim. - I'm sure I can speak French well enough to get by.

Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım. - I made sure no one was following me.

sure
mutlak

Makbuzu mutlaka saklayın. - Make sure you save the receipt.

Gece beni mutlaka ara. - Be sure and call me tonight.

sure
kesinlikle

Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur. - Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.

Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı! - Esperanto is surely an enormous waste of time!

sure
şüphesiz

Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil. - He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.

Şüphesiz havalar düzelecektir. - Surely the weather will become fine.

sure
güvenilir

Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil. - Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.

Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim. - I'm pretty sure Tom's reliable.

sure
(İnşaat) emin, kati, keskin
sure
metin
sure
sahiden
sure
be sure dikkat etmek
sure
sıkı bağlayan
sure
{s} kesin, muhakkak: It's
sure
kati

Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem. - I wish I could say for sure.

sure
sabit
sure
müspet
İngilizce - İngilizce
sure