i̇hbar

listen to the pronunciation of i̇hbar
Türkçe - İngilizce

i̇hbar teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ihbar
denunciation
ihbar
notice
ihbar
enunciate
ihbar
warning
ihbar
(Kanun) announcement
ihbar
(Askeri) telling
ihbar
informing
ihbar
(Hukuk) notification
ihbar
denunciation, giving incriminating information
ihbar
denunciation; informing
ihbar
conveyance
ihbar
denouncement
ihbar
squeal
ihbar etmek
1. to denounce, inform on/upon/against. 2. to inform, notify
ihbar etmek
blow the whistle on
erken ihbar
(Askeri) early warning
ihbar devresi
(Askeri) telling circuit
ihbar etmek
(Kanun) notify
ihbar etmek
put the finger on
ihbar etmek
nark
ihbar etmek
(Kanun) advice
ihbar etmek
squeal on
ihbar etmek
tip off
ihbar etmek
inform on
ihbar etmek
dob
ihbar etmek
turn in
ihbar etmek
give notice
ihbar etmek
snitch
ihbar mektubu
(Kanun,Ticaret) advice letter
ihbar
enunciation
ihbar tazminatı
Severance payment
Havadan İhbar ve Uyarı Sistemi
(Askeri) Airborne Warning and Control System
balistik füze erken ihbar sistemi
(Askeri) ballistic missile early warning system
feshini ihbar etmek
give warning
firmalar arası anlaşmaya ilişkin ihbar
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
havadan erken ihbar ve kontrol
(Askeri) airborne early warning and control
havadan erken ihbar; hava seferi birliği
(Askeri) airborne early warning; air expeditionary wing
ihbar
notify

You should notify the police at once. - Derhal polise ihbar etmelisin.

ihbar eden banka akreditifi
(Ticaret) notifying bank
ihbar edildiği gibi
as per advice
ihbar etme
delation
ihbar etme
(Kanun) espionage
ihbar etmek
a) to denounce, to squeal, to inform (against/on sb), to tell on sb b) to inform, to notify
ihbar etmek
put on the scent
ihbar işareti
caution board
ihbar işareti
danger sign
ihbar işareti
as per advice
ihbar kabilinden
denunciative
ihbar kanalı
(Askeri) telling channel
ihbar lambası
glove lamp
ihbar notası
(Ticaret) note of advice
ihbar sistemi
(Biyoloji) public access system
ihbar süresi
notice period
mecburi iniş ihbar fişeği
(Askeri) emergency landing flare
ortağını ihbar etmek
squeal
radar ihbar alıcısı
(Askeri) radar warning receiver
teşebbüsler arası anlaşmaya ilişkin ihbar
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
şirketler arası anlaşmaya ilişkin ihbar
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Haber verme, bildirme, bildirim
(Osmanlı Dönemi) Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. Bak: Ahbâr
ihbar
Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme
ihbar
Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme: "Karakollara da ihbarlar artmaya başlamıştı."- Ç. Altan
ihbar
Bildirme, bildirim, haber verme
ihbar
(Osmanlı Dönemi) haber vermek
ihbar tazminatı
Bildirim ödencesi
ihbar etmek
Bir suçu veya suçluyu yetkili makama gizlice bildirmek
ihbar etmek
Bildirmek, haber vermek
i̇hbar