O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
 - She is very beautiful, and what is more, very wise.
Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
 - Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
Buz pateni zarif ve güzel olabilir.
 - Ice skating can be graceful and beautiful.
O güzel ve ayrıca çok zarif.
 - She is beautiful, and what is more, very graceful.
Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.
 - It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.
O en güzel çiçekten hoşlanır.
 - He likes the most beautiful flower.
Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
 - The beautiful color of the sky soon faded away.
Bu tırtıl harika bir kelebek olacak.
 - This caterpillar will become a beautiful butterfly.
Bu çiçek tatlı kokuyor.
 - This flower smells beautiful.
O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
 - She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.