Tom'un kalbi durmuştu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardılar.
- Tom hatte einen Herzstillstand, aber die Ärzte schafften es, ihn wieder ins Leben zurückzuholen.
Ne zaman seni görsem, kalbim bana aşık olduğumu söylüyor.
- Wenn ich dich sehe, sagt mein Herz mir, dass ich verliebt bin.
Bir kelebek bir kalbe: „Nerede huzur bulabilirim?“ diye sormuştu. Kalp: „Kendi içinde,“ diye cevap vermişti.
- Ein Schmetterling fragte ein Herz: „Wo finde ich Frieden?“ Das Herz antwortete: „In deinem Inneren.“
Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
- With her heart pounding, she opened the door.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
- We had a heart-to-heart talk with each other.
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
- It was a heartbreaking story.
Tom altın yüreklidir.
- Tom has a heart of gold.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Ben seni gönülden destekliyorum.
- I heartily support you.
Sana söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell you.
Şimdi cesaretini kaybetme.
- Don't lose heart now.
Korku kalbime süzüldü ve orada yerleşti.
- Fear crept into my heart and settled there.
Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.
- I've got a bad heart: coronary artery disease.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
I heart you (I love you).
Sadece aşk kalbini kırabilir.
- Only love can break your heart.
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
- Open your heart; write beautiful love sentences!