What drove them was their ambition, their greed for power.
Greed makes people do strange things.
- Hırs insanlara tuhaf şeyler yaptırır.
The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
She is very intelligent and passionate.
- O çok zeki ve hırslı.
I'm passionate about my job.
- Ben işim hakkında hırslıyım.
That politician is full of ambition.
- Bu politikacı hırs dolu.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
Tom is an avid fisherman.
- Tom hırslı bir balıkçı.
She is an avid reader.
- O hırslı bir okuyucu.