Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
- Generally speaking, the climate in England is mild.
Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
- We generally drink tea after a meal.
Kistik fibrozis, kalıtsal bir hastalıktır.
- Cystic fibrosis is a genetic disease.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Genlerin kendilerini nasıl ifade ettiklerini kontrol altına alabilecek yeni teknolojiler geliştiriliyor.
- New technologies are being developed that will be able to control how genes express themselves.
Genlerin rastgele mutasyonu olmadan hiçbir evrim olmazdı.
- Without the random mutation of genes there would be no evolution.
It looks like Mary is drunk again.
- Görünüşe göre Mary gene sarhoş.
The two generals met again the next day.
- İki general ertesi gün tekrar buluştular.
Gilbert is late yet again.
- Gilbert gene geç kaldı.
Tom isn't up yet. He usually stays in bed until 7:30.
- Tom henüz kalkmadı. O genellikle 7.30'a kadar yatakta kalır.
Rick and Carol broke up two months ago, but he's still carrying a torch for her.
- Rick ve Carol, iki ay önce ayrıldılar ama yine de o onu karşılıksız seviyor.
Tom did the best he could, but he still wasn't able to pass the course.
- Tom elinden geleni yaptı, ama yine de dersleri geçemedi.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Nevertheless, I want to go there.
- Yine de oraya gitmek istiyorum.
Shit, once again I missed the train!
- Kahretsin, yine treni kaçırdım.
I need this back by tomorrow.
- Yarına kadar buna yine ihtiyacım var.
Tom is back to normal.
- Tom yine normale döndü.
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Hanako has forgotten her umbrella again.
- Hanako yine şemsiyesini unuttu.
I tried my best, only to fail again.
- Elimden geleni yaptım, yine de başarısız oldum.
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
He's over 30 but still financially dependent on his parents.
- O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.