faz

listen to the pronunciation of faz
Türkçe - İngilizce
phase

The gibbous moon appears to grow fatter each night until we see the full sunlit face of the Moon. We call this phase the full moon. - Kambur ay biz ayın tam güneşli yüzünü görene kadar her gece şişmanlıyor gibi görünür. Biz bu faza dolunay diyoruz.

phasic
phase evre, safha
(Denizbilim) flow

I had to order more flowers. - Daha fazla çiçek sipariş etmek zorunda kaldım.

My garden is very colourful, because I planted a lot of flowers in it. - Bahçem çok renkli, çünkü içine çok fazla çiçek diktim.

stage
(Mekanik) margin
(Mühendislik) land

Tom has had that land for more than thirty years. - Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip.

He holds a lot of land. - O çok fazla arazi tutuyor.

faz sırası
(Elektrik, Elektronik) Phase sequence
faz uyuşmazlığı
(Elektrik, Elektronik) Phase mismatch
faz açısı
phase angle
faz detektörü
phase detector
faz değişimi
phase change
faz değiştirici
phase shifter
faz dizili ikaz sistemi
(Askeri) phased array warning system
faz düzenleme
(Kimya) phase modulation
faz evirme
phase inversion
faz gecikmesi
phase delay
faz hızı
phase velocity
faz integrali
phase integral
faz kalemi
(screwdriver-shaped) circuit-tester
faz kararlılığı
phase stability
faz kaydırmalı anahtarlama
(Askeri) phase shift keying
faz kaydırıcı
phase shifter
faz kayması
phase shift
faz kilitli çevrim
(Askeri) phase locked loop
faz kitaplığı
phase library
faz kontrolü
phase control
faz kuralı
phase rule
faz modülasyonu
phase modulation
faz odaklama
phase focussing
faz regülatörü
phase regulator
faz rezonansı
phase resonance
faz sabiti
phase constant
faz sapması
phase deviation
faz terslenmesi
phase reversal
faz uzayı
phase space
durgun faz
(Gıda,Tıp) stationary phase
hareketli faz
(Gıda,Tıp) mobile phase
iki faz
two-phase
mobil faz
(Gıda,Tıp) mobile phase
solid faz
(Tıp) solid phase
sulu faz
(Tıp) aqueous phase
sıvı faz
liquid phase
ters faz
(Tıp) reversed phase
üst faz
(Tıp) supernatant
üst faz
(Tıp) supernatant liquid
ara faz
intermediate phase
ayrımsal faz kaydırmalı anahtarlama
(Askeri) differential phase shift keying
birincil faz
primary phase
dağınık faz
dispersed phase
dengesiz faz
unstable phase
dörtlü faz kaydırmalı anahtarlama
(Askeri) quadrature phase shift keying
efektif faz açısı
effective phase angle
iki tabanlı faz-kaydırmalı anahtarlama
(Askeri) biphase shift keying
minimum faz hızı
(Askeri) minimum phase velocity
pozitif faz
(Çevre) positive phase
primer faz
primary phase
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Safha, evre; birbiri ardısıra gelen değişikliklerden herbiri
(Osmanlı Dönemi) Fr. Ardı ardına gelen değişikliklerin her biri. Safha
Evre, safha
Fizikte evre anlamında kullanılan terim
safha
FAZ'
(Osmanlı Dönemi) (FEZÂA) Şiddet
FAZ'
(Osmanlı Dönemi) Miktarından tecâvüz etmek, ölçüsünü aşmak. Rezillik etmek
faz kalemi
Priz, dağıtma tabloları gibi yerlerde gerilim bulunup bulunmadığını anlamaya yarayan araç