Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Bu dergi yaygın olarak dolaşır.
- This magazine circulates widely.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...