zugabe

listen to the pronunciation of zugabe
German - Turkish
English - Turkish

Definition of zugabe in English Turkish dictionary

addition
{i} toplama

Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor. - My boy can't do addition properly yet.

Toplamayı severim ama çıkarmayı değil. - I like addition but not subtraction.

addition
ilave

Çok çabuk bir şekilde ilave yapmamız mümkündür. - It is possible for us to do addition very quickly.

Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi. - In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.

addition
ulama
addition
ekleme

Komite eklemeyi onayladı. - The committee approved the addition.

Ekleme ve çıkarmalar hemen gösterilmiyor. - Additions and deletions are not shown immediately.

addition
toplam alma
addition
{i} ek, ilave
addition
{i} zam

Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı. - In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.

addition
toplama in addition to ilâveten
addition
ilave edilmiş şey
addition
ilâve edilen
addition
{i} katma
addition
fazla olarak
addition
ayrıca

Ayrıca yaşlıların birbiriyle kaynaşabilmeleri ve Amerikan yaşamında aktif katılımcılar olarak kalabilmeleri için çok sayıda gruplar kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

O yakışıklıdır. Ayrıca sporda iyidir. - He is handsome. In addition, he is good at sport.

addition
(re: math. function) Toplama
addition
{i} katılan şey
addition
{i} katılma
addition
{i} eklenti
German - English
allowance
give-away
added extra
bonus
addition
encore

Whether or not we play an encore depends on the audience. - Ob wir eine Zugabe spielen oder nicht, hängt vom Publikum ab.

extra
Bruchstein (als Zugabe zu Massenbeton)
pudding stone
als Zugabe
for good measure
etw. als Zugabe geben
to throw in <> something