You should look after the children from time to time.
 - Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
I like to have a deep conversation with a more academic person from time to time.
 - Zaman zaman daha akademik biriyle detaylı bir konuşma yapmak istiyorum.
After all, even the gods may err at times.
 - Tüm bunlardan sonra, tanrılar bile zaman zaman hata yapabilirler.
At times, I can't trust him.
 - Zaman zaman, ona güvenemiyorum.
The mother occasionally reread her son's letter.
 - Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.
Tom occasionally visited Mary at her parents' house.
 - Tom zaman zaman Mary'yi anne babasının evinde ziyaret eder.
Tom hears from Mary every now and then.
 - Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
I fall asleep in the class every now and then.
 - Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
ara beni zaman zaman.
I like to have a deep conversation with a more academic person from time to time.
 - Zaman zaman daha akademik biriyle detaylı bir konuşma yapmak istiyorum.
You should look after the children from time to time.
 - Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
Tom and Mary have been dating on and off for a year.
 - Tom ve Mary bir yıldır zaman zaman çıkıyorlardı.
It was raining on and off all night long.
 - Bütün gece boyunca zaman zaman yağmur yağıyordu.
I meet him at school now and then.
 - Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
I fall asleep in the class every now and then.
 - Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
We've met on occasion.
 - Biz zaman zaman buluştuk.
He reads detective stories on occasion.
 - O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur.