yenice

listen to the pronunciation of yenice
Turkish - English
newish
fairly recent
newly
yeni
new

This tape recorder is not new. - Bu kasetçalar yeni değil.

Replace the old tires with new ones. - Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.

yeni
recent

Attach a recent photograph to your application form. - Başvuru formunuza yeni bir fotoğrafınızı tutturun.

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

yeni
recently

Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs. - Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.

Recently, I moved to a new apartment. - Geçenlerde yeni bir daireye taşındım.

yeni
new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
yeni
new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
yeni
{s} renewed

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

I had my driver's license renewed last month. - Ehliyetimi geçen ay yenilettim.

yeni
neo

Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win. - Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.

yeni
novel

A novel idea occurred to me. - Aklıma yeni bir fikir geldi.

Let me show you many things which will be novel to you. - Sizin için yeni olan birçok şeyi göstermeme izin verin.

yeni
young

Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer. - Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.

Her new hair-do made her look younger. - Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.

yeni
(Bilgisayar) click the new
yeni
latest

This laboratory is equipped with the latest computers. - Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.

Tom's latest movie just came out. - Tom'un son filmi yeni yayınlandı.

yeni
elementary
yeni
fresh

Is there any fresh news? - Hiç yeni haber var mı?

She is an English teacher fresh from college. - O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.

yeni
strange
yeni
(deyim) babe in arms
yeni
crisp
yeni
(Biyoloji) de novo
yeni
unprecedented
yeni
nouveau
yeni
just

Have you finished it? On the contrary, I'm just starting. - Bitirdin mi? Aksine, yeni başlıyorum.

Tom put the new tablecloth he had just bought on the table. - Tom satın aldığı yeni masa örtüsünü masaya koydu.

yeni
unused
yeni
emergent
yeni
daring
yeni
firsthand
yeni
late

I like to use the new font lately. - Son zamanlarda yeni yazı türü kullanmayı seviyorum.

Tom rewrote his essay and turned it in a day late. - Tom denemesini yeniden yazdı ve onu bir gün geç teslim etti.

yeni
newfangled
yeni
clean

Lisa's room needs to be cleaned again. - Lisa'nın odası yeniden temizlenmeli.

We need to invest in clean, renewable energy. - Temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız.

yeni
in mint condition
yeni
further

His new job further separates him from his family. - Onun yeni işi onu ailesinden daha çok ayırıyor.

yeni
novice
yeni
smart

Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore. - Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.

I want a new smartphone! - Yeni bir akıllı telefon istiyorum!

yeni
green
yeni
hot

The hotel is looking for a new head receptionist. - Otel yeni bir baş resepsiyonist arıyor.

They stayed at a new hotel in Kobe. - Kobe'de yeni bir otelde kaldılar.

yeni
novus
yeni
newer

Older carpets are more valuable than newer carpets. - Eski halılar yeni halılardan daha değerlidir.

Tom has a newer car than I do. - Tom'un benimkinden daha yeni bir arabası var.

yeni
maiden
yeni
neoteric
yeni
only just

I've only just begun. - Sadece yeni başladım.

I only just met them. - Onlarla daha yeni tanıştım.

yeni
ingoing
yeni
newly; recently
yeni
newly

Why did the newly married Japanese man say something bad about his wife? - Yeni evli Japon erkek niçin karısı hakkında kötü bir şey söyledi?

The priest blessed the newly built church. - Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.

yeni
kaino
yeni
freshly

I love the aroma of freshly brewed coffee. - Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.

A freshly baked cake doesn't cut easily. - Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.

yeni
incoming
Turkish - Turkish
Oldukça yeni: "Bir yenice deyiş, bir tatlı esin / Aydınlık günlerin müjdesi sesin."- F. Halıcı. (yeni'ce) Zaman için, yakın günlerde: "Avrupa'da hukuk tahsil etmiş, yenice mebus intihap edilmiş gençlerden biri söz istedi."- M. Ş. Esendal
Oldukça yeni
Zaman için, yakın günlerde
yenice(filyos)
Batı Karadeniz Bölgesinin önemli bir ırmağı
Yeni
GICIR
Yeni
cedit
Yeni
acar
Yeni
nev
Yeni
(Osmanlı Dönemi) BİD'
yeni
Kullanılmamış olan
yeni
En son edinilen
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden
yeni
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
yeni
Tanınmayan, bilinmeyen
yeni
Daha öncekilerden farklı olan
yeni
En son edinilen. İşe henüz başlamış. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
yeni
İşe henüz başlamış
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden: "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı."- Ç. Altan
yeni
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan; değişik