yayınlamak

listen to the pronunciation of yayınlamak
Turkish - English
publish

Dan wanted to publish a book. - Dan bir kitap yayınlamak istedi.

I have to publish my book. - Kitabımı yayınlamak zorundayım.

issue
transmit
run

We want to run a few tests. - Birkaç test yayınlamak istiyoruz.

televise
give forth
print
produce
put forth
feature
promulgate
herald
emit
telecast
run off
bring out
release
broadcast

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

yayımlamak
publish

Dan was under pressure to publish his scientific articles. - Dan bilimsel makalelerini yayımlamak için baskı altındaydı.

yayımlamak
{f} broadcast
yayınlama
{i} issue
yayımlamak
put out
yayınlama
issuance
dizi olarak yayınlamak
serialize
izinsiz yayınlamak
pirate
tekrar yayınlamak
revive
yayımlamak
beam
yayımlamak
put
yayımlamak
issue
yayımlamak
get something out
yayımlamak
put forth
yayımlamak
get out
yayınlama
(Politika, Siyaset) broadcasting
yayınlama
on the air
yayınla
publish

Several newspapers published the story. - Birkaç gazete haberi yayınladı.

This local newspaper is published once a week. - Bu yerel gazete, haftada bir yayınlanır

yayınlama
promulgation
yayımlamak
to publish
dizi yayınlamak (tv)
serialize
genelge yayınlamak
issue a circular
genelge yayınlamak
issue a circular letter
ihale yayınlamak
publish a tender
kitap yayınlamak
publish a book
makale yayınlamak
publish an article
naklen yayınlamak
to relay
naklen yayınlamak
rebroadcast
radyodan yayınlamak
radio
rapor yayınlamak
publish a report
resmi gazetede yayınlamak
gazette
site yayınlamak
publish a site
tekrar yayınlamak
rerun
tekrar yayınlamak
rebroadcast
televizyonda yayınlamak
telecast
televizyonda yayınlamak
to televise
telsizden yayınlamak
radio
yayımlamak
to broadcast (something) (by radio or television)
yayımlamak
carry
yayımlamak
bring out
yayımlamak
to publish, to get sth out; to broadcast, to beam
yayınla
telecast
yayınla
{f} issue

He issued his report in September, 2000. - Raporunu Eylül, 2000'de yayınladı.

The weather service has issued a severe weather warning. - Hava hizmeti şiddetli hava uyarısı yayınladı.

yayınla
{f} broadcast

The concert was broadcast live. - Konser canlı olarak yayınlandı.

That program is now being broadcast. - O program şu anda yayınlanıyor.

yayınlama
publication

He was in charge of preparing a magazine for publication. - O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.

yayınlama
publishing
yayınlama
launching
yayınlama
view
yayınlama
emission
yeniden yayınlamak
reissue
Turkish - Turkish

Definition of yayınlamak in Turkish Turkish dictionary

yayımlamak
Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek
Yayımlamak
çıkarmak
Yayımlamak
neşretmek
yayımlamak
Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak
yayımlamak
Kitap, gazete, dergi gibi şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek
yayınlamak
Favorites