waste; desert; desolate; lonely

listen to the pronunciation of waste; desert; desolate; lonely
English - Turkish

Definition of waste; desert; desolate; lonely in English Turkish dictionary

vast
{s} çok büyük, muazzam; çok büyük miktarda
vast
büyük boşluk
vast
büyüklük
vast
{s} dünya kadar
vast
han gibi
vast
{s} uçsuz bucaksız
vast
muazzam
vast
çok büyük miktarda
vast
hesapsız
vast
çok geniş
vast
geniş

Geniş bir çöl önümüzde uzanıyor. - A vast desert lay before us.

Sami, Kanada'nın geniş, vahşi doğasında yürüyüşe bayılıyordu. - Sami loved hiking in the vast Canadian wilderness.

vast
çok

Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı. - There was nothing wrong with their ability, it was just that the expense for each unit was so vast that the cost performance was bad.

Kendini İngilizce olarak ifade edebilmek ve İngiliz dilini mükemmel şekilde öğrenmek arasında çok büyük bir fark var. - There is a vast difference between being able to make oneself understood in English and mastering the English language perfectly.

vast
pek çok
vast
engin

Kitaplar zamanın engin denizini geçen gemilerdir. - Books are ships which pass through the vast sea of time.

vast
(sıfat) geniş, çok, çok büyük, uçsuz bucaksız, dünya kadar
vast
(Tıp) Geniş, büyük, vastus
English - English
vast
waste; desert; desolate; lonely
Favorites