Ben kendimi ateşte ısıttım.
- I warmed myself at the fire.
O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.
- He warmed himself with a pocket heater.
Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
- After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.
- They entered into a heated discussion.
Sadece seni ısıtmak istedim.
- I just wanted to warm you.
Kendimi ısıtmak istiyorum.
- I want to warm myself.
Isınmak için bir banyo yapsan iyi olur.
- You had better take a bath to get warm.
Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.
- Before the race, the runners have to warm up.
Ada yıl boyunca ılıktır.
- The island is warm all year.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
- It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
- I can remember the warmth of her hands.
O sıcak, samimi bir toplantı oldu.
- It was a warm, friendly meeting.
Mary çok samimi görünmüyor.
- Mary doesn't seem very warm.
Tom bazı sıcak tutan çoraplar giydi.
- Tom put on some warm socks.
Sıcak tutan bir çift çorap giyiyorum.
- I'm wearing a warm pair of socks.
Bugün güzel ve sıcak.
- It's nice and warm today.
Burada hava güzel ve sıcak.
- It's nice and warm in here.
Tom sıcakkanlı ve cömerttir.
- Tom is warm and generous.
Tom cana yakın bir adam.
- Tom is a warm-hearted man.
Tom oldukça cana yakın.
- Tom is quite warmhearted.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
Tom akşam yemeği için bazı artan yemekleri ısıttı.
- Tom heated up some leftovers for dinner.
Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı.
- She heated up the cold soup for supper.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Tom ateşle kendisini ısıttı.
- Tom warmed himself by the fire.
İçten sözleriniz için teşekkür ederim.
- Thank you for your warm words.
Bu aile bana nezaket ve içtenlikle karşıladı.
- This family gave me a warm welcome.
Küresel ısınma hakkında söylediklerini etkileyici buldum.
- I found it fascinating what you were saying about global warming.
1920'li yıllarda Almanya'da enflasyon o kadar yüksekti ki, ısınmak için para yakmak sıradan bir durumdu.
- In 1920s inflation was so high in Germany, it was an ordinary case to burn money to keep warm.
The tea is still warm.
It seemed I was too excited for sleep, too warm, too young.
Her classmates are gradually warming to her.
This is a very warm room.
... And I have to say, Jeff, you warmed them up very well. ...
... Would you like your seat warmed? ...