This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
- Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
Staying at home is boring.
- Evde kalmak sıkıcıdır.
Life in a small town is boring.
- Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.
If life is ridiculous and absurd, be glad that it is not tedious.
- Eğer hayat gülünç ve saçma ise dert etmeyin çünkü bu en azından sıkıcı değil demektir.
Your eccentricities can make you either charming or tedious.
- Senin eksantrikliğin seni ya sevimli ya da sıkıcı yapabilir.
The party was perfectly deadly.
- Parti tamamen sıkıcıydı.
You're getting very tiresome.
- Çok sıkıcı oluyorsun.
Your friend is tiresome.
- Arkadaşın can sıkıcı.
The lecture was as boring as watching paint dry.
- Ders kuru boya izlemek kadar sıkıcıydı.
He has a very dry sense of humor.
- Onun çok sıkıcı bir mizah duygusu var.
The silence is oppressive.
- Sessizlik can sıkıcıdır.
The air in this room's very stuffy.
- Bu odadaki hava çok sıkıcı.
Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
- Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
- Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
He has an irksome personality.
- Onun can sıkıcı bir kişiliği var.
The party was perfectly deadly.
- Parti tamamen sıkıcıydı.
Tom was boring, but Mary wasn't.
- Tom can sıkıcıydı, ancak Mary değildi.
It's annoying when people make out at work.
- İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.
My friends always say I'm too calm, but my family always says I'm too annoying.
- Arkadaşlarım her zaman benim sakin olduğumu söyler fakat ailem her zaman can sıkıcı olduğumu söyler.
Something embarrassing happened last week.
- Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.
She finds her parents embarrassing.
- Anne ve babasını can sıkıcı buluyor.
They are weary of their tedious work.
- Onlar can sıkıcı işlerinden dolayı bitkindiler.
Why are women such bothersome creatures?
- Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.
At times, he suffered from a painful headache.
- Zaman zaman can sıkıcı baş ağrısı çekti.
I knew it would be painful.
- Bunun can sıkıcı olacağını biliyordum.