verheiratet

listen to the pronunciation of verheiratet
German - Turkish
{fer'hayra: tıt} evli
evli

Erkek kardeşlerimin her ikisi de evlidir. - Meine zwei Brüder sind beide verheiratet.

O, bir yabancıyla evli. - Sie ist mit einem Ausländer verheiratet.

evlenmiş
evlen

Artık seninle evlenmek istemiyorum. - Ich möchte nicht mehr mit dir verheiratet sein.

evlenen
evlenerek
evlik
evliler
nikâhlı
nikah altında
English - Turkish

Definition of verheiratet in English Turkish dictionary

married
evli

Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli. - Felicja is married to a handsome man called Lazarz.

Evliyim ve iki çocuğum var. - I am married and have two children.

coupled
birleşmiş
coupled
birleştirilmiş
married
(sıfat) evli
coupled
bağlı
coupled
akuple
married
evlilik

Tom ve Mary'nin on üç yıllık mutlu bir evlilikleri var. - Tom and Mary have been happily married for thirteen years.

Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım. - I was disillusioned at his married life.

married
evlilikle ilgili
married
{f} evlen

O, Kanadalı bir kızla evlendi. - He married a Canadian girl.

Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler. - They married on Christmas Eve.

coupled
birleştir(mek)
married
marry evlendir/evlen
married off
evlendirilmeleri
coupled
{s} çiftleşmiş
coupled
(sıfat) çiftleşmiş
coupled
birleştir
married
evliliğe veya evlilere
married
{s} to ile evli
married
{s} evliliğe/evlilere özgü