Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu.
- If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.
Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- If you decide to work for us, we will pay you twice as much.
Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- If you decided to work for us we would pay you twice as much.
Tom Mary'nin iki katı kadar çok kazanır.
- Tom earns twice as much as Mary.
Sandra benim harcadığımın iki katı kadar çok harcadı.
- Sandra spent twice as much as I did.
... 32 is twice as much as 32 minus 16. It’s a feature of exponential growth, of steady ...
... Each number is twice the last, but 32 minus 16 is twice as much as 16 minus 8 and 64 minus ...