Fadıl bir mayın tarlasına girdi.
- Fadil walked into a minefield.
Mayınlar olduğu için nevigasyon zordu.
- Navigation was difficult because there were mines.
Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Bu maden gelecek ay kapanacak.
- This mine will close down next month.
Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.
- I always carry a bottle of mineral water with me.
Masadaki hesap makinesi benim.
- The calculator on the table is mine.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Meyve ve sebzeler vitamin, mineral ve lif için iyi bir kaynaktır.
- Fruit and vegetables are a good source of vitamins, minerals and fibre.
İl, maden kaynaklarınca zengindir.
- The province is rich in mineral resources.
Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.
- More than one million tons of coal are mined each day in Australia.
Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
- About ten million tons of coal are mined every day in China.
Madencilik ile ilgili olan Minecraft adlı bir oyun var.
- There’s a game called Minecraft that is about mining.
Crater of Diamonds State Park is the only place in the world where visitors can mine their own diamonds.
We had to slow our advance after the enemy mined the road ahead of us.
... I left my book at school I can just share mine ...
... And it was just a friend of mine asked me, ...