English - Turkish
Definition of to divide in order to share; to apportion in English Turkish dictionary
- depart
- {f} gitmek
O, Avustralya'ya gitmek için yola çıktı.
-He departed for Australia.
Çim'de, hareket istasyonuna gitmek ve tren biletleri orada almak zorundasın.
-In China, you have to go to the departure station and buy train tickets there.
- depart
- uzaklaşmak
- depart
- dönmek
- depart
- (from ile) sapmak
- depart
- kalkmak
- depart
- ayrıl
Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.
-Rooms should be left vacant by eleven a.m. on the day of departure.
Ayrılışını niçin ertelediğini biliyor musun?
-Do you know why he put off his departure?
- depart
- {f} ölmek
- depart
- göçmek vefat etmek
- depart
- {f} caymak
- depart
- (Mukavele) +from: sapmak, ayrılmak
- depart
- bir yeri terketmek
- depart
- (fiil) yola çıkmak, ayrılmak, gitmek; yolundan sapmak; caymak; ölmek
- depart
- {f} hareket etmek, kalkmak: At what time does the bus depart? Otobüs saat kaçta kalkıyor?
- depart
- {f} ayrılmak
- depart
- {f} yolundan sapmak
- depart
- {f} ölmek, vefat etmek. 4
Related Terms
English - English
Definition of to divide in order to share; to apportion in English English dictionary
- depart
to divide in order to share; to apportion
Hyphenation
to di·vide in or·der to share; to ap·por·tionPronunciation
Resimler
Favorites