to compose verses; to write poetry; to versify

listen to the pronunciation of to compose verses; to write poetry; to versify
English - Turkish

Definition of to compose verses; to write poetry; to versify in English Turkish dictionary

make
çiş yapmak
make
{i} yapı

Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti. - My mother taught me how to make osechi.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir. - He knows how to make a radio.

make
başarıya ulaştırmak
make
inşa etmek
make
yol almak
make
düdüklemek
make
(Spor) çeşit

O, yüz çeşitten fazla ekmek yapmasını bilir. - She knows how to make more than a hundred types of bread.

Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun? - What make of computer do you use?

make
almak (yol)
make
somurtmak
make
marka

Japon marka bir saatim var. Çok dakiktir. - I have a watch of Japanese make, which keeps very good time.

Araban hangi markadır? O bir Forddur. - What make is your car? It is a Ford.

make
meydana getirmek
make
-e neden olmak
make
hazırlamak

Tom kendi öğle yemeğini hazırlamak için yeterli zamanını olmadığını söyledi. - Tom said that he didn't have enough time to make his own lunch.

Tom az önce son fincan kahveyi içti. Ona bir demlik daha hazırlamak zorunda kalacağız. - Tom just drank the last cup of coffee. We'll have to make another pot.

make
biçim

Ben bu kararı kolay bir biçimde vermedim. - I didn't make this decision lightly.

make
kılmak
make
{i} yapılış şekli
make
yapı/marka
make
dili kendi kazancı peşinde olmak
make
(Tıp) Elektrik devresinin kapanması
make
{i} kazanç

Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır. - Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.

İnsanlara şirketinin kazançlı olduğunu düşündürmek için yapman gereken tek şey küçük bir hokkabazlık. - All you need is a little legerdemain in your accounting to make people think your company is profitable.

English - English
make
to compose verses; to write poetry; to versify
Favorites