Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.
 - Tom is eager to meet Mary again.
Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu.
 - Meg was happy about meeting Tom again.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
 - Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
 - Everyone wants to meet you. You're famous!
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
 - The athletic meet was put off until next week.
Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir.
 - The athletic meet is an annual event.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - He promised to meet him at the coffee shop.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
 - Pleased to meet you. I am an anteater.
Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır.
 - The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
 - Do not forget to meet me at the station.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.
 - I've been anxious to meet you.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet him at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
 - I had a chance to meet him in Paris.