Tom Mary'nin çevresinde olmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be around Mary.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Uydu, ay etrafında yörüngede.
- The satellite is in orbit around the moon.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Onu arayarak etrafta gezindi.
- She walked around looking for him.
Çevredeki herkes çok çalışır.
- Everyone around the area works hard.
Çevrede kuşlar uçuyorlar.
- The birds are flying around.
Erkek kardeşlerim sürekli çevresine şakalar yapıyor.
- My brothers are always joking around.
Sami, Leyla'nın ceset parçalarını şehir çevresine dağıttı.
- Sami scattered Layla's body parts around the city.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked around the house.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Lafı dolandırmak yerine, Jones doğrudan konuya girdi.
- Instead of beating around the bush, Jones got straight to the point.
Tom patronu civarda olmadığı zaman bir patron gibi davrandı
- Tom acted as the boss whenever the boss wasn't around.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.
- The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
O buralarda bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around here.
Tom buralarda büyüdü.
- Tom grew up around here.
Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
- She turned around when she heard his voice.
Tom döşeme tahtası gıcırtısı duyduğunda geriye döndü.
- Tom turned around when he heard the floorboard creak.
Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.
- The bowl was perfectly round.
Julien, John Lennon gibi, yuvarlak gözlükler takıyor.
- Julien wears round glasses, like John Lennon.
Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
- I looked all around, but I could see nobody there.
Tom odayı araştırdı ama orada başka hiç kimse yoktu.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
Orada hava bütün yıl boyu sıcak.
- It is warm there all the year round.
Burada bütün yıl boyunca hava sıcak.
- It's warm here all the year round.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... around these people at UCLA called the bjorks who ...
... because it allows us to cope with issues around ...