Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
 - Such international cooperation produced great results.
Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.
 - A nation need not necessarily be powerful to be great.
Tom ekranda ne oynarsa oynasın, muhteşem görünüyor.
 - No matter what he plays on the screen, Tom looks great.
Tom gerçekten muhteşem zaman geçirdi.
 - Tom had a really great time.
Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
 - You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
Bu pilavın harika tadı var.
 - This pilaf tastes great!
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
 - A tiny spark may become a great flame.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
 - Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
 - Her husband's illness caused her great anxiety.
Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
 - The tax increases affected our lives greatly.
O çok önemli bir adam.
 - He is a man of great importance.
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
 - Bob and I are great friends.
Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
 - We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var.
 - Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.
Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür.
 - Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.
Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
 - You have great talent. You are truly gifted.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
 - To our great surprise, he suddenly resigned.
İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
 - I had great difficulty in finding my ticket at the station.
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
 - Great care has been taken to use only the finest ingredients.
Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
 - The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.