Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
 - It was awesome to meet you in real life!
Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli.
 - Tom is eager to meet Mary again.
O seninle tanışmak istiyor.
 - He wants to meet you.
Bir gün gerçekten başka bir Esperantist ile tanışmak istiyorum.
 - I really would like to meet another Esperantist some day...
Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir.
 - The athletic meet is an annual event.
Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.
 - The athletic meet took place on October 15.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet her at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
 - I had a chance to meet him in Paris.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
 - Pleased to meet you. I am an anteater.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
 - It's rare to meet nice people like you.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
 - Do not forget to meet me at the station.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.
 - I've been anxious to meet you.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet her at the coffee shop.