This cage is made of wire.
- Bu kafes telden yapılmıştır.
He sent me his congratulations by wire.
- Telgrafla bana tebriklerini iletti.
I know what a stapler is.
- Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum.
I know what a stapler looks like.
- Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.
We still use a corded telephone.
- Biz hala kablolu telefon kullanıyoruz.
A string on my guitar broke.
- Gitarımdaki bir tel kırıldı.
Tom put new strings on the old guitar that he had just bought.
- Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
He plucked one of his few strands of beard.
- O, sakalındaki az sayıda telden birini yoldu.
Do fish have vocal chords?
- Balıkların ses telleri var mıdır?
My daughter has braces.
- Kızımın diş telleri var.
Tom has braces on his teeth.
- Tom'un dişlerinde diş teli var.