halîs

listen to the pronunciation of halîs
Turkish - English
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Tel
(Osmanlı Dönemi) Karışmış, muhtelif
(Osmanlı Dönemi) Siyah ile beyazı karışmış saç
halis
Katışık olmayan, katışıksız, saf: "İşte halis çay buna derler."- S. F. Abasıyanık
HALİS
(Hukuk) Saf, net, temiz
HALİS
(Osmanlı Dönemi) Bahadır ve haris kimse
HÂLİS
(Osmanlı Dönemi) Her ameli, yalnız Allah rızası için işleyen. (Bak: İhlâs) (Müennesi: Hâlise'dir
HÂLİS
(Osmanlı Dönemi) Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli
HÂLİS
(Osmanlı Dönemi) Pek beyaz
HÂLİS
(Osmanlı Dönemi) Evvelce karışık iken kusuru zâil olan
halis
Katışıksız
halis
Katışık olmayan, katışıksız, saf
halis
Katışıksız, saf, yalın
hâlis
(Osmanlı Dönemi) hilesiz, katıksız; saf, duru; her ameli yalnız ve yalnız Allah rızâsı için. yapan
halis muhlis
Katışıksız, eksiksiz, öz
Hâlis
(Osmanlı Dönemi) SİRR
keriman halis
Dünya güzeli olan ilk Türk kadını
English - Turkish

Definition of halîs in English Turkish dictionary

hâlis
arapça bir kelime
halîs
Favorites