He sent me his congratulations by wire.
- Telgrafla bana tebriklerini iletti.
The children made sculptures out of wire.
- Çocuklar telden heykeller yaptı.
I know what a stapler is.
- Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum.
Would you like to borrow my stapler?
- Tel zımbamı ödünç almak ister misin?
Do you have a mobile phone?
- Cep telefonunuz var mı?
You should turn off the mobile phone.
- Cep telefonunu kapatmalısın.
I know what a stapler looks like.
- Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.
Would you like to borrow my stapler?
- Tel zımbamı ödünç almak ister misin?
We still use a corded telephone.
- Biz hala kablolu telefon kullanıyoruz.
I broke a string on my guitar.
- Gitarımda bir tel kırdım.
Tom put new strings on the old guitar that he had just bought.
- Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
He plucked one of his few strands of beard.
- O, sakalındaki az sayıda telden birini yoldu.
Do fish have vocal chords?
- Balıkların ses telleri var mıdır?
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
Tom crawled under barbed wire.
- Tom dikenli tel altında süründü.
My daughter has braces.
- Kızımın diş telleri var.
Since she got her braces, I've hardly seen her smile.
- O, diş teli taktığından beri neredeyse onun gülümsemesini görmedim.
Sami found a bobby pin under his bed.
- Sami yatağının altında bir tel toka buldu.
I know what a stapler is.
- Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum.
I know what a stapler looks like.
- Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.
... and i decided to move to the capital to mobile tel ...