Paylaşmak mutlu eder insanı.
 - Teilen macht den Menschen glücklich.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
 - Do you want to share my dessert with me?
Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
 - For the time being, I must share this room with my friend.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
 - This city has a public bike share program.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
 - I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
 - I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
 - Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Tom'un kar payı vardı.
 - Tom had a share in the profits.
Kar payını talep etti.
 - He claimed his share of the profits.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
 - Share prices have been erratic this last month.
Those are values that we all share.
 - Dies sind Werte, die wir alle teilen.
Did you have to share a bedroom with your brothers or sisters?
 - Musstest du dir ein Schlafzimmer mit deinen Brüdern oder Schwestern teilen?