It's hard to even describe.
- Bunu tanımlamak bile zor.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
- O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Deer tracks are easy to identify.
- Geyik izlerini tanımlamak kolaydır.
Science is trying to identify the strange animal.
- Bilim garip hayvanı tanımlamak için çalışıyor.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
Can you show me the definition?
- Bana tanımlamayı gösterebilir misiniz?
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles).
- Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.
The fear we felt at the earthquake was beyond description.
- Depremde hissettiğimiz korku tanımlamanın ötesindeydi.
We finally found a man who fits this description.
- Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk.
The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
- Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
Here is a brief description.
- İşte kısa bir tanımlama.
The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
The author of the phrase prefers not to be identified.
- Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.
One suspect has been identified.
- Bir şüpheli tanımlandı.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
Can you clearly define this word?
- Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
Tom described his new invention to both John and Mary.
- Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.
She described him as handsome.
- O, onu yakışıklı olarak tanımladı.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.