Definition of saklama in Turkish English dictionary
- secretion
- conservation
- safekeeping
- storage, preservation
- storage
- preservation
- concealment
- hiding
I wonder if my mother is hiding something from me. She called me a son of a bitch today.
- Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni orospu çocuğu diye çağırdı.
Tom thought where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.
- Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.
- (Bilgisayar) save
Burn the candles, use the nice sheets, wear the fancy lingerie. Don't save it for a special occasion. Today is special.
- Mumlar yakın, güzel çarşaflar kullanın, fantezi iç çamaşırı giyin. Özel bir gün için saklamayın. Bugün özeldir.
Is it really necessary to save these letters?
- Bu mektupları saklamak gerçekten gerekli mi?
- (Denizbilim) stroge
- keeping
Are you good at keeping secrets?
- Sır saklamada iyi misin?
How long were you planning on keeping this a secret from me?
- Bunu benden ne kadar bir süre bir sır olarak saklamayı planlıyordun?
- (Ticaret) custody
- safe custody
- {i} stowing
- dissimulation
- of storing
- click
- coverup
- retention
- conceal
Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
- (Nükleer Bilimler) store
- saklamak
- hide
Tom doesn't have to hide his feelings from Mary.
- Tom hislerini Mary'den saklamak zorunda değildir.
You don't have to hide.
- Saklamak zorunda değilsin.
- saklamak
- withhold
- saklamak
- keep
This safe is for keeping valuables.
- Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
You've got to keep this secret, OK?
- Bu sırrı saklamak zorundasın, tamam mı?
- saklama birimi
- storage unit
- saklama ortamı
- storage medium
- saklamak
- save
Is it really necessary to save these letters?
- Bu mektupları saklamak gerçekten gerekli mi?
I wanted to save this for a special occasion.
- Bunu özel bir durum içim saklamak istedim.
- saklamak
- bury
- saklamak
- {f} conceal
Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
- Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
- saklamak
- stash
- sakla
- (Bilgisayar) keep
She can never keep a secret.
- O, asla sır saklayamaz.
He is capable of keeping a secret when he wants to.
- O, istediği zaman bir sırrı saklayabilir.
- sakla
- hid
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
Please hide the blueberry jam where Takako can't see it.
- Lütfen yabanmersini kavanozunu Takako'nun göremeyeceği bir yere sakla.
- duygularını saklama
- dissimulation
- sakla
- lay away
- saklamak
- to hide, conceal; to keep (something) secret from (someone)
- saklamak
- hide away
- saklamak
- to keep, store (something) in (a place)
- saklamak
- to save (something) for, keep (something) for, set (something) aside for
- saklamak
- to hide, to conceal, to secret, to bury; to disguise; (sır) to keep, to keep sth back (from); to save, to preserve
- saklamak
- {f} preserve
- saklamak
- {f} blind
- sakla
- cache
- saklamak
- (deyim) sweep under the carpet
- saklamak
- secret
It's hard to keep a secret from Tom.
- Tom'dan sır saklamak zordur.
You've got to keep this secret, OK?
- Bu sırrı saklamak zorundasın, tamam mı?
- saklamak
- salt away
- saklamak
- mask
- saklamak
- gloss over
- saklamak
- withheld from
- saklamak
- withhold from
- saklamak
- smother
- saklamak
- hoard
- saklamak
- dissemble
- saklamak
- put away
- saklamak
- couch
- saklamak
- mantled
- saklamak
- keep in
- saklamak
- put
I'd like to put my belongings away.
- Özel eşyalarımı saklamak istiyorum.
- saklamak
- hide out
- saklamak
- lay away
- saklamak
- store up
- saklamak
- veil
- saklamak
- keep dark
- saklamak
- putaway
- saklamak
- (deyim) sweep underneath the rug
- saklamak
- (deyim) sweep underneath the carpet
- sakla
- withhold from
- sakla
- tuck away
- sakla
- keep back
- sakla
- withheld from
- sakla
- {f} hiding
Tom is hiding under the table.
- Tom masanın altında saklanıyor.
Tom was hiding in the mountains.
- Tom dağlarda saklanıyordu.
- sakla
- stow
- sakla
- salt away
- sakla
- store up
- sakla
- {f} stowing
- sakla
- kept back
- saklamak
- stash away
- saklamak
- tuck away
- saklamak
- lay down
- saklamak
- secrete
- saklamak
- store
- saklamak
- screen
- saklamak
- disguise
- saklamak
- lay in
- saklamak
- keep back
- saklamak
- lock away
- saklamak
- lay aside
- saklamak
- detain
- saklamak
- set aside
- saklamak
- sweep sth under the carpet
- sakla
- hide
Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
- Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
I've got nothing to hide.
- Saklayacak bir şeyim yok.
- saklamak
- hider
- back-up saklama
- (Otomotiv) back-up storage
- backup saklama
- (Otomotiv) backup storage
- bagaj, kargo ve saklama
- (Otomotiv) luggage, cargo, and storage
- balıkları canlı saklama havuzu
- stew
- bilgi saklama
- information storage
- ekmek saklama kabı
- (Gıda) bread box
- görüntü saklama ve yayımlama sistemi
- (Askeri) stored imagery repository and dissemination system
- kül saklama küpü
- (ölü) mortuary urn
- sakla
- keptback
- sakla
- tuck#away
- sakla
- store#up
- sakla
- stash
Sami stashed the marijuana in a motel room.
- Sami marihuanayı bir motel odasında sakladı.
Tom ate all the food I had stashed.
- Tom sakladığım bütün yemeği yedi.
- sakla
- keepback
- sakla
- dissemble
- sakla
- storeup
- sakla
- tuckaway
- saklamak
- keep smth. quiet
- saklamak
- (for God) to protect, preserve, shield (someone) (from). Sakla samanı, gelir zamanı. (Atasözü) Don't throw things away; something which seems utterly worthless now may come in handy someday
- saklamak
- shelter
- saklamak
- suffuse
- saklamak
- put out of sight
- saklamak
- plant
- saklamak
- enshrine
- saklamak
- cloak
- saklamak
- put by
- saklamak
- keep snug
- saklamak
- hold back
- saklamak
- obscure
- saklamak
- harvest
- saklamak
- stow away
- saklamak
- cache
- saklamak
- aside
- saklamak
- keep smth. under wraps
- saklamak
- bosom
- saklamak
- reserve
- veri saklama
- data storage
- yiyecek saklama torbası
- keep fresh bag
- ölü küllerini saklama kavanozu
- mortuary urn