sızlanmak

listen to the pronunciation of sızlanmak
Turkish - English
{f} bemoan
grizzle
grunt
complain

Mary accepted everything without complaining. - Mary sızlanmaksızın her şeyi kabul etti.

whimper
kick
beef
belly
to complain
squeal
groan
to complain, to grouch, to whimper, to bemoan, to gripe
whine
snivel
grouch
crab
whinge
moan
wail
gripe
bleat
yammer
sızım sızım sızlanmak
to complain vehemently
sızlanma
{i} groan

I am tired of hearing you moan and groan. - İnlemeni ve sızlanmanı duymaktan bıktım.

sızlanma
gripe
sızlanma
(Politika, Siyaset) grievance
sızla
{f} tingle
sızla
{f} smart
sızla
{f} tingled
sızlanma
moan

I am tired of hearing you moan and groan. - İnlemeni ve sızlanmanı duymaktan bıktım.

sızlanma
whimper

How long are you going to keep whimpering about that? You can't change the past. - Ne kadar bu konuda sızlanmaya devam edeceksin? Geçmişi değiştiremezsiniz.

sızlanma
complaining
sızlanma
growl
sızlanma
beef
sızlanma
whine
sızlanma
crab
Turkish - Turkish
Kendine yapılan bir haksızlığı, kendisini tedirgin eden bir durumu, çare bulması veya sadece sıkıntısına ortak olması için karşısındakine anlatmak, yakınmak, şikâyet etmek, şekva etmek, tazallum etmek
ağlaşmak
sızlamak
şikayet etmek
sızlanma
Sızlanmak işi; yakınmak, şikâyet, şekva, tazallum
sızlanmak
Favorites