Laura and Sarah are sisters of twelve and eight years respectively.
 - Laura ve Sarah, sırasıyla 12 ve 8 yaşındaki iki kız kardeştir.
Laura and Sarah are sisters of twelve and eight years respectively.
 - Laura ve Sarah, sırasıyla 12 ve 8 yaşındaki iki kız kardeştir.
Brazil is partitioned into states, which in turn are partitioned into municipalities.
 - Brezilya eyaletlere bölünmüştür ve bunlar sırasıyla belediyelere bölünmüştür
Auto-destruct sequence was set.
 - Otomatik imha sırası kuruldu.
A convergent sequence is bounded.
 - Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır.
We queued up to get tickets for the concert.
 - Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
The queue is too long at the ticket office.
 - Bilet ofisinde sıra çok uzun.
Tom took a seat next to Mary on the bench.
 - Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
The boy sitting on the bench is Tom.
 - Sırada oturan oğlan Tom'dur.
His rank isn't high enough for that position.
 - Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
 - O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
 - Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
I broke my leg in two places during a skiing mishap.
 - Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
Tom sat two rows ahead of me.
 - Tom iki sıra önümde oturdu.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
 - Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Tickets will be allotted in order of application.
 - Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
That's reversing the logical order of things.
 - Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.
Line up and walk to the door in order.
 - Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
You are the next in line for promotion.
 - Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
They sang on the stage in turn.
 - Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
It's your turn to sing.
 - Şarkı söyleme sırası senin.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
 - İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
There is one apple on the desk.
 - Sıranın üzerinde bir elma var.
Please hand this in at the front desk.
 - Lütfen bunu ön sıraya ilet.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
Tom pitched six innings.
 - Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
 - Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
 - Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
 - Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
 - Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
 - 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
 - Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Occasional showers are possible tomorrow.
 - Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
 - Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
 - Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
During the strike, 35% of the trains will operate.
 - Grev sırasında trenlerin % 35'i çalışacak.
There is a bench in front of the train station.
 - Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
Line up in single file.
 - Tek sıra halinde sıralan.
We followed him single file till we reached the cabin.
 - Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
 - Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
 - Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
 - Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.