O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.
- Really? I had locked it up before I went out.
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
- Did you just really say that?
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
- I really don't have much choice, do I?
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
- It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
- I really want another chance.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Bence Tom cevabı cidden bilmiyor.
- I think Tom really doesn't know the answer.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor.
- Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas.
O aslında gerçekten eğlenceliydi.
- That was actually really fun.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Tom'un çok saf olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize that Tom was so gullible.
Gerçekten bu kadar saf değilsin, değil mi?
- You're not really that naive, are you?
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
- Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Asıl amaç buysa bilmem tabii.
- If that is the real aim, naturally I would not know about that.
Okuyucular, röportajların asıl hedefidir.
- The readers are the real target of interviews.
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
- Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
- I really missed you when you were in France.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's just faking it.
Mary gerçekten hasta değil. Numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's faking it.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was serious.
Galiba gerçekten ciddisin.
- I think you really mean it.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
Tom gerçekten samimiydi.
- Tom was really friendly.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
He really is a true friend. / Really? What makes you so sure?.
Well, really! How rude.
B: Really?.
B: Really. She's a nightmare.
B: Really.
But ma, I really, really want to go to the show!.
They are having a really good time.
- They're having a really good time.
Really, you are so mean!
- Really, you are so mean.
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
They're having a really good time.
- They are having a really good time.
You mean you really can't swim?
- Can you really not swim?
No one has ever seen a real unicorn.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.
... and we can really connect with them. ...
... SOMETIMES IN LIFE A MAN HAS TO DECIDE WHAT'S REALLY IMPORTANT. ...