Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
- I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Yaptığına gerçekten minnettarım.
- I really appreciate what you've done.
Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.
- Really? I had locked it up before I went out.
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- Do you really think so?
Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
- Did you just really say that?
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
- I really want another chance.
Kesinlikle bana göre değil.
- It's not really my cup of tea.
Fransızcam cidden o kadar kötü mü?
- Is my French really that bad?
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
O aslında gerçekten eğlenceliydi.
- That was actually really fun.
Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.
- Tom talked for a long time, but didn't really say much.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.
- Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition.
Tom gerçekten saf, değil mi?
- Tom is really naive, isn't he?
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Reel sayılar kümesi sayılamazdır.
- The set of real numbers is uncountable.
Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.
- Examinations interfere with the real purpose of education.
Buradaki asıl öncelik nedir?
- What's the real priority here?
Aman Tanrım, bu dondurma gerçekten çok iyi!
- Damn, this ice cream is really good!
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
- I really missed you when you were in France.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's just faking it.
O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
- She's really touchy about her new braces.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu açıkladı.
- Tom realized Mary was serious.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was serious.
Tom gerçekten samimiydi.
- Tom was really friendly.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya.
- Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
He really is a true friend. / Really? What makes you so sure?.
Well, really! How rude.
B: Really?.
B: Really. She's a nightmare.
B: Really.
But ma, I really, really want to go to the show!.
Really, you are so mean!
- Really, you are so mean.
I'm really happy I ran into you.
- I'm really glad I ran into you.
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
They're having a really good time.
- They are having a really good time.
You mean you really can't swim?
- Can you really not swim?
No one has ever seen a real unicorn.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
... DAVID BECKHAM: And something I was really excited about. ...
... can be really bad at and nobody knows. ...